Varlık felsefesi (Ontoloji) genel anlamda varlığın anlamını, özünü, var olanın yapısını, türlerini, biçimlerini, ilkelerini inceleyen bir felsefe disiplinidir.
Varlık ikiye ayrılır:
- İdeal varlık : Pi sayısı, Anka kuşu
- Real varlık : Masa , Okul binası, Ağaç
METAFİZİK: Bilim dışı, tanrı, evren, ruh vb. doğaüstü konuları ele alan felsefe dalı
Metafizik, kelime anlamı “fizikten sonra gelen” ya da “fizik ötesi” anlamına gelir. Aristoteles'in yazılarını düzenleyen öğrencileri, fizikle ilgili yazılardan sonra gelenlere meta ta physika” adını vermişlerdi
Christian Wolf ontolojiyi isim olarak ilk kullanan düşünürdür.
- Bilime göre varlık: Bilim varlık var mıdır diye sormaz var olduğunu kabul edip araştırmaya girişir. Varlığın yalnızca kendi alanına giren bölümünü ele alır.
- Felsefeye göre varlık: Felsefe varlık var mıdır sorusunu sorar ve varlığın bütününü ele alır.
Varlık var mıdır ?
- Yoktur = Nihilizm, Taoizm
Taoizm: Lao Tse'nun (Lao Tuzu) kurduğu bir öğretidir. “Taoculuk” gerçeğin tüm çeşitliliğine karşılık bir
“Tao” olduğunu ve bunun görüntüsün, maddesinin, biçiminin ve adının olmadığını savunur. Tao'ya göre aldatıcı
dünya varlıktan yoksundur. Ona göre tek gerçek Tao'dur. Tao, evrenin düzenidir
- Vardır = Realizm
varlıkları, bizden tamamen bağımsız var olan bir dünyada yaşamaktayız.
Varlığın Niceliği ile ilgili görüşler
- Monizm (Tekçilik) : Hegel
- Düalizm ( İkicilik) : Descartes
- Plüralizm( Çokçuluk) : Empedokles
Varlığın Niteliği İle İlgili Görüşler:
- Varlık ideadır
Ona göre iki evren vardır. Bunlardan biri, görünüşler evrenidir. Bu evren, içinde yaşadığımız evrendir ve aldatıcıdır. Diğer evren ise idealar evrenidir. Asıl gerçek, idealar evrenidir. İdealar, her biri değişmez bir gerçekliği karşılayan duyular dünyasındaki gerçekliklerin özünü oluştururlar
Aristoteles (MÖ 384-322)
Aristoteles'e göre dış dünyadaki varlıklar iki ögeden meydana gelmiştir. Bu ögeler madde (beden) ve formdur. Aristoteles'i hocası Platon'dan ayıran en önemli özelliği onun, formları nesneler dünyasının üstünde mutlak bir varlık olarak değil bizzat nesnelerin özü olarak kabul etmesidir.Örneğin; çamurdan yapılan bir heykeli ele alalım. Heykelin maddesi toprak, formu ise heykeli yapan sanatçının heykele vermiş olduğu şekil ya da yapıdır.Yani heykele sanatçı tarafından kazandırılmış olan fonksiyondur. Heykeli heykel yapan şey heykelin maddesi değil, formudur.
Farabi' ye göre varlıklar mümkün varlık, zorunlu varlık diye ikiye ayrılır.
Hegel
Var olanların temelinde akıl veya tin denilen Geist vardır. Geist; mutlak akıl ya da zihindir. Hegel varlıkları diyalektik yöntemle açıklamaya çalışır. Diyalektik anlayış; tez, antitez ve sentez olarak adlandırılan ve birbirini izleyen üç aşamayı içeren bir değişim, gelişim ve ilerleme sürecidir.
George Berkeley (Corç Berkli, 1685-1753)
Ona göre var olmak algılanmış olmaktır. Herhangi bir şeyin varlığı, zihinde tasarlanıp algılanmasından ibarettir.
- Varlık maddedir.
denir. Materyalistlere göre ilk ve tek varlık maddedir. Düşünce maddeden sonra gelir ve varlığı maddeye bağlıdır.
Buna göre materyalizm diyalektik ve mekanik olmak üzere ikiye ayrılır. Demokritos, Thomas Hobbes(Tomas
Hubs), Dela Mettrie(Döla Metri)'nin savunduğu mekanik materyalizme göre var olan her şey maddedir, evren bir
makine gibi düşünülür. Öte yandan Karl Marx'ın temsil ettiği diyalektik materyalizme göre ise varlıklar, maddenin
çatışma ve etkileşimi sonucunda oluşur.
- Varlık hem madde hem ideadır.
Düalist bir düşünürdür. Düalist düşünürlere göre varlık; birbirine indirgenemeyen madde ve düşünce gibi iki ögeden oluşur. Descartes, varlık alanını ruh ve madde olarak ikiye ayırmıştır. Bu iki alan öz ve yapı bakımından birbirine indirgenemeyen niteliktedir. Bunlar birbirinden bağımsız alanlardır.
- Varlık oluştur.
düşüncesinde karşıt eğilimlerin birliğine varır. Her şey, her zaman akış hâlindedir. İşte bu görüş akla her zaman Herakleitos'u
getiren ikinci düşüncedir: “Her şey akar.” Bu dünyadaki hiçbir şey olduğu gibi durmaz. Her şey her zaman değişir.
- Varlık fenomendir.
deneyimle, görünenin doğru bilgisine ulaşılabileceğini savunur. En önemli temsilcisi ve kurucusu Edmund Husserl'dir.
İnsan varlığa değerler yükleyerek yaklaştığından onun özüne hiç yaklaşamamaktadır. Bu öze yaklaşmak ve onu kavramak için varlığa verilen değerlerden varlığın arındırılması gerekir.Başka bir ifadeyle fenomenlerin; olgulardan, duyusal yaşantılardan ayıklanması gerekir. Husserl, bu ayıklanma işlemini paranteze alma olarak adlandırır. Paranteze alma; bir nesnenin özüne ulaşabilmek için onun özüne ait olmayan özelliklerin bir kenara konulması demektir
|
|
|
|
|
|